
Milli Eğitim Bakanlığı, son yıllarda hayata geçirilen yeni müfredat ve projeleri “Eğitimde Reform” adı altında tanıtırken, toplumun geniş kesimlerinde farklı bir yankı oluştu. Resmî söylem, erdemli birey ve değer merkezli bir gelecek vurgusu yapsa da, halkın gözünde tablo çok daha karamsar.
Sokakta dillendirilen ifadeler, eğitim sistemine dair derin bir güvensizliği işaret ediyor: “Kızlarımızı kasiyer, erkeklerimizi kurye yaptılar. Bu ülkede okuyanı, okumayana eleman yaptılar.” Üniversite hayali kuran gençler, açıklanan yerleştirme sonuçlarının ardından umut yerine umutsuzlukla karşılaşıyor.
Ailelerin ve öğrencilerin ortak duygusu, “okumak” ile “hayata tutunmak” arasındaki makasın her geçen gün açıldığı yönünde. Reform adı altında lanse edilen müfredatın, bireyleri meslek sahibi yapmaktan çok ekonomik çarkların dişlisine dönüştürdüğü eleştirileri yükseliyor.
Halkın dilinde sıkça tekrarlanan Hak, Hukuk, Adalet sloganları, eğitim alanındaki adaletsizliklerin sembolü haline gelmiş durumda. Eğitimdeki dönüşümün insana, emeğe ve geleceğe dokunmadığı algısı, toplumsal bir kırgınlığı besliyor.
Bugün gelinen noktada eğitim, bir hayal yolculuğu olmaktan çıkıp hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş görünüyor. Halkın beklentisi, yalnızca bilgi yükleyen değil; fırsat eşitliğini, insanca yaşamı ve onurlu bir geleceği garanti altına alan bir sistemin inşası.

Yorum Yazın