
Türkiye’de üniversiteye giriş sınavı, her yıl milyonlarca gencin hayatını belirleyen en kritik eşiklerden biri. Ancak son yıllarda artan yabancı öğrenci kontenjanları, sınavı başarıyla geçen pek çok nitelikli Türk öğrencinin üniversiteye yerleşememesine neden oluyor. Özellikle bazı Arap, Afrika ve Asya ülkelerinden gelen öğrencilerin, sınavsız ya da kolaylaştırılmış yöntemlerle üniversitelere kabul edilmesi, kamuoyunda yoğun bir tepki doğurdu.

Son on yılda uluslararası öğrenci sayısında büyük bir artış yaşandı. 2013’te yaklaşık 50 bin civarında olan yabancı öğrenci sayısı, bugün 300 bini aştı. Böylece Türkiye, dünyada en çok yabancı öğrenci kabul eden ilk 10 ülke arasına girdi. Resmî açıklamalara göre uluslararası öğrenciler, Türk öğrencilerin YKS kontenjanlarını kullanmıyor. Ancak kontenjan yönetimi üniversitelerin insiyatifine bırakılmış durumda. Bazı programlarda yabancı öğrenci sayısı yüzde 50’nin üzerine çıkabiliyor.

Yüksek lisans, doktora ve akademik unvan arayışıyla gelen öğrencilerin sayısı da her yıl yüz binlerle ifade ediliyor. Ancak bu öğrencilerin önemli bir kısmının yeterli akademik niteliğe sahip olmadığı sıkça dile getiriliyor. Eğitimlerini tamamlayan yabancı öğrenciler, isterlerse Türkiye’de meslek sahibi olabiliyor. Bu durum, bazı meslek gruplarında kültürel uyumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olayda, bir doktorun kadın hastayı muayene etmeyi reddetmesi, kamuoyunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Veliler ve öğrenciler, bu sistemin en çok yerli gençleri mağdur ettiğini ifade ediyor. Türk öğrenciler, devlet üniversitelerinde yer bulamayınca özel üniversitelere yönelmek zorunda kalıyor. Bu da ailelere ağır bir ekonomik yük bindiriyor. Yeterli maddi destek alamayan birçok öğrenci eğitimini yarıda bırakıyor ya da kayıt donduruyor.

Öğretmenler, özel okullar ve dershaneler bu sürece yalnızca seyirci kalmamalı. Eğitimciler, gençlerin haklarının korunması ve adil bir üniversite yerleştirme sistemi için sorumluluk üstlenmeli. Çünkü mesele sadece sınav değil, ülkenin geleceğini omuzlayan gençlerin eşit şartlarda eğitim hakkıdır.
Eğitim politikaları son yıllarda “reform” adı altında sıkça değiştiriliyor. Ancak uygulamada reformdan çok siyasallaşmanın ve plansızlığın izleri görülüyor. Üniversiteler, bilimsel liyakatten çok politik dengelerle yönetildiğinde hem yerli öğrenciler hem de akademik kalite zarar görüyor.

Türkiye’nin ihtiyacı, gençlerinin emeğini ve başarısını ödüllendiren bir sistemdir. Üniversite kontenjanlarında öncelik her zaman Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmelidir. Eğer kontenjanlar boş kalırsa yabancı öğrenciler değerlendirilebilir. Ancak mevcut sistemin sınavsız girişlere açık olması, sahte diplomaların ve niteliksiz bireylerin eğitim kurumlarına sızmasına zemin hazırlamaktadır.

Bugün yaşanan sorun, yalnızca bir eğitim politikası meselesi değil, aynı zamanda toplumsal adaletin, fırsat eşitliğinin ve geleceğe dair güvenin meselesidir. Eğer üniversitelerimiz yerli öğrencilerine kapılarını daraltmaya devam ederse, bu gençlik ülkesine değil, yurtdışına umut bağlamak zorunda kalacaktır.
Kaynaklar
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Uluslararası Öğrenciler Raporu, 2024
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Resmî Açıklamaları, 2023-2024
ICEF Monitor, Türkiye’de Yabancı Öğrenci Kontenjan Politikaları, 2019
Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi, Türkiye’deki Yabancı Öğrenciler Raporu, 2024
DÜNYA Gazetesi, “YÖK’ten Sınavsız Yerleştirme İddialarına Yanıt”, 2023
Kocaeli Fikir Haber Portalı, “YÖK’ten Açıklama: 400 Bin Yabancı Öğrenci İddiası”, 2023

Yorum Yazın