Cadılar Bayramı'nda indirim ve kutlamaların coşkusu yaşanırken, deprem bölgesinde hala yaralar sarılıyor ve hayat pahalılığı her geçen gün artıyor. Bu çelişki, içinde yaşadığımız sistemin çelişkilerini gözler önüne seriyor.
Depremden etkilenen insanlar evlerini yeniden inşa etmek için mücadele ediyor. Resmi evrak masrafları, artan inşaat malzemeleri fiyatları ve deprem vergisi gibi yükler, depremzedelerin belini büküyor. Verilen krediler ve hibeler bu yükleri karşılamak için yeterli kalmıyor.
Bu durum, insan odaklı bir sistemin eksikliğini gösteriyor. Bin yıllık köhnemiş kültürler ve sistemler yerine, insan refahını ve mutluluğunu ön planda tutan yeni sistemler geliştirmemiz gerekiyor.
Din, Atatürk ve bilim gibi kavramlar, fırsatçılar tarafından kendi çıkarları için kullanılıyor. Dini kullanarak maddi kazanç elde edenler, Atatürk'ün fikirlerini sömüren siyasiler ve bilimi ideolojilerine alet edenler bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Eğitim sistemimizde de bu çelişkilerin izlerini görebiliyoruz. İlkokuldan yüksek lisansa kadar dinlerin tarihi ve felsefesi yeterince ele alınmıyor. Dinlerin evrimi ve farklı yorumları üzerinde durulmuyor. Teoloji gibi disiplinler, dinleri araştırmak ve eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmek için gerekli olsa da, bu alana yeterince önem verilmiyor.
Sonuç olarak, içinde yaşadığımız sistem birçok çelişki barındırıyor. Bu çelişkileri aşmak için insan odaklı bir sisteme geçmemiz ve din, Atatürk ve bilim gibi kavramları doğru şekilde kullanmamız gerekiyor. Eğitim sistemimizde de bu kavramların eleştirel bir bakış açısıyla ele alınması ve farklı yorumlara yer verilmesi önemlidir.