‘’Edebiyatın olmadığı yerde medeniyet olmaz, medeniyetin olmadığı yerde Adalet ve Huzur barınmaz’’
Güven Albayrak
İnsanı İnsan yapan, duygularıdır… Bu klişeleşmiş bir cümle olsa da kale alınmayan bir sözdür. Bu cümleyi değersizleştiren düşünce kalıplarıdır. Yaşadığımız bu süreçte felaket tellallığı, kıyamet haberciliği ve olumsuz düşünceler yaymak moda oldu.
Memnuniyetsizlik, hiçbir şeyden haz almamak insanın duyusal ile duygusallığı bir birine karıştırması neticesinde oluşan bir düşünce oluşumudur.
Duyusal duygu oluşumu: Beş duyu organımızın aldığı verileri, genetik ve çevresel aldığı telkinler ile yoğurarak oluşturduğu eylemdir.
Duygu: Eylemlerimizin bize hissettirdiği; sevinç, üzüntü, ağlamak, gülmek, gibi bize yaşattığı içsel düşünümlerdir.
Burada Edebiyatın önemi ortaya çıkıyor. Edebi yazılar yazan insan, kendi yolculuğunu tamamlamış, olumlu pozitif bir bakış sağlıyor. Yaşanılanlara anlam yükleyen bir dil kullanır.
Kötü ve Kötülük vesvese ve ikilem sonucunda ortaya çıkar. Işığın olmadığı yerde karanlık vardır. İyiliğin olmadığı yerde, kötülük vardır. Saygının olmadığı yerde, kibir ve kıskançlık vardır. İyi bir yazar, ikilemden doğan çelişki ve çatışmadan sonra iyi ve doğru olan fikre yönlendirir.
Her gün bir saat kitap okumayan insan, günlük hayatın sitesinden kurtulamaz. Koşuşturmacanın içerisinde aileye ve kendine vakit ayıramaz. Doğayı ve yaşamı fark edemez ve hissedemez. Vücudumuz iflas etiğinde, hastalıklar peyda olur. Kazanımlarımızı, sağlığımızı geri kazanmak için harcarız.
İyi bir edebi yazar, insanı hayata bağlar ve yaşamına anlam katacak bakış açısı sağlar. Şimdiki zaman parası olan, düşündüklerini ifade etme özgürlüğünü topluma olumsuz çapa yayarak karanlığa yol aldırır.
Baktın hayatın tadını çıkaramıyorsan; olumsuz düşünce yayanı hayatından çıkar! İyi kitap, insanın en iyi dostudur. Kendine bir iyilik yap, her gün en az bir saat kitap oku. Sen gelişirsen, dünya değişir.