Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında halkın sesi, yalnızca meydanlarda değil, türkülerde de yankılandı. Atatürk’ün öncülüğünde devlet, Türk Halk Müziği’ni bir eğlence unsuru değil, ulusal kimliği besleyen temel bir kültür kaynağı olarak ele aldı. Bu yaklaşım, sosyal demokrat bir bilinçle halkın emeğine, yaratıcılığına ve sözlü geleneğine duyulan saygının somut ifadesiydi.
Mustafa Kemal Atatürk, halkın yarattığı değerlerin ulusal kimliğin özü olduğuna inanıyordu. Bu nedenle devlet eliyle, Anadolu’nun dört bir yanında “yöre yöre türkü toplama” seferberliği başlatıldı. 1920’lerin sonu ve 1930’larda Halkevleri’nin kurulmasıyla birlikte, öğretmenler, müzik araştırmacıları ve edebiyatçılar köylere giderek sözlü hafızada yaşayan türküleri kayıt altına aldılar. Böylece Türk Halk Müziği, yerel sınırların ötesine taşınıp ortak bir ulusal repertuara kavuştu.
1934’te Ankara’da kurulan Musiki Muallim Mektebi ve 1936’da Ankara Devlet Konservatuvarı, halk müziğini akademik düzeye taşıyan kurumlardı. Burada amaç, halkın yarattığı melodileri ve sözleri derlemek, notaya almak ve gelecek kuşaklara aktarmaktı. O yıllarda Muzaffer Sarısözen’in başını çektiği derleme çalışmalarıyla binlerce türkü kayda geçirildi. “Yurttan Sesler” korosu da bu çalışmaların halka ulaşan en canlı örneği oldu.
Türküler yalnızca müzik değil, aynı zamanda halkın edebiyatıdır. Sazın teliyle sözcüğün büyüsü birleştiğinde ortaya çıkan türkü, yüzyıllardır halkın dertlerini, sevinçlerini, aşklarını ve isyanlarını dile getiriyordu. Atatürk döneminde bu bilinçle hareket edilerek, türküler edebiyatçılar için de bir ilham kaynağına dönüştü.
Anadolu’nun destansı türkülerindeki halk dili, dönemin öykücülerine ve şairlerine canlı bir kaynak sundu.
Halk şairlerinin sözleri, hem edebiyatın hem de halk müziğinin ortak belleğinde yer etti.
Bu kültürel etkileşim sayesinde halk edebiyatı modern edebiyatla buluştu; türkülerin yalın dili, yazılı kültürde de karşılığını buldu.
Atatürk’ün kültür politikası, yalnızca Batı’dan alınan formları kopyalamak değil, Anadolu’nun kendi köklerine yaslanmaktı. Bu da sosyal demokrat bakış açısının kültürel alandaki yansımasıydı:
Halkın yarattığı değer, devlet eliyle korunmalıydı.
Kültürel eşitlik, köylünün türküsü ile şehrin bestesini aynı ulusal repertuarda buluşturmalıydı.
Sanat, bir elit uğraşı değil, halkın tüm kesimlerine ulaşan bir kamusal değer olmalıydı.
Bugün dinlediğimiz “Kara Tren”, “Çanakkale Türküsü” ya da “Uzun İnce Bir Yoldayım” gibi eserler, yalnızca melodileriyle değil, halkın ortak belleğini temsil etmeleriyle de değerlidir. Atatürk döneminde başlatılan derleme çalışmaları olmasaydı, bu türküler belki de unutulup gidecekti.
Sonuç: Cumhuriyet’in Türküsü
Atatürk’ün öngörüsü, halk müziğini yalnızca kulakların değil, toplumsal bilincin de bir parçası kılmaktı. Bu sayede türkü, hem Anadolu’nun çeşitliliğini kucaklayan hem de modern Türkiye’nin ortak sesini kuran bir araç oldu. Bugün geriye dönüp baktığımızda, Cumhuriyet’in ilk yıllarında atılan bu kültürel adımların, sosyal demokrat bir anlayışla “halk için sanat” ilkesinin en güçlü örneği olduğunu görüyoruz.
Takım | O | A | P |
O | A | P | |
1.GALATASARAY A.Ş. | 7 | 19 | 21 |
2.FENERBAHÇE A.Ş. | 7 | 12 | 15 |
3.TRABZONSPOR A.Ş. | 7 | 9 | 14 |
4.GÖZTEPE A.Ş. | 7 | 10 | 13 |
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. | 6 | 11 | 12 |
6.SAMSUNSPOR A.Ş. | 7 | 10 | 12 |
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. | 7 | 10 | 11 |
8.TÜMOSAN KONYASPOR | 6 | 12 | 10 |
9.HESAP.COM ANTALYASPOR | 7 | 7 | 10 |
10.CORENDON ALANYASPOR | 7 | 8 | 9 |
11.KASIMPAŞA A.Ş. | 7 | 7 | 8 |
12.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ | 6 | 6 | 6 |
13.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. | 6 | 4 | 5 |
14.İKAS EYÜPSPOR | 7 | 4 | 5 |
15.ZECORNER KAYSERİSPOR | 7 | 5 | 5 |
16.GENÇLERBİRLİĞİ | 7 | 5 | 4 |
17.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK | 7 | 7 | 3 |
18.KOCAELİSPOR | 7 | 4 | 2 |
Yorum Yazın