Yıllar önce alınmış, sararmış notların içinden bir tanesi düştü çalışma masasının kenarına. Masanın lambası, hafifçe titreyen bir sarı ışıkla yandığı yerde, gözlüğünün çerçevesinden süzülen zaman tozlarına benzer bir gölge oynuyordu. Elindeki not kağıdı, bir çocuğun eliyle yazılmış gibi duruyordu, ama yazının sahibi, kırklı yaşlarının ortalarında bir adamdı — iyi bir edebiyatçı, iki çocuk babası, eşine bağlı, hayatı anlamaya çocuklarının gözünden bakan bir adam.
O gece geçmişi hatırlamadı, geçmiş onu çağırdı.
“Tanrı, karanlık mıydın? Dünya mıydın? Uzay mıydın?.. Parmaklarımı şaklattım. Ve sen, yok oldun.”
Kâğıdı masaya bıraktığında, odanın içi ağır bir karanlığa büründü. Elektrik gitmemişti, ama ışık anlamını yitirmişti. Dış dünya ile bağlantısı kopmuş gibiydi. Kalemine uzanmak isterken eli, geçmişin içine kaydı. Gözleri ağırlaştı, düşünceleri yavaşladı. Bilincinin kıyısında bir kapı aralandı. O anda odanın içi, çocukluğunun hayal perdesine dönüştü.
Sekiz yaşındaki hâliydi şimdi.
Henüz hiçbir tanımın tutsağı olmamış, hiçbir kelimenin kölesi değil.
Sadece bir zihin — evreni ilk defa düşünen o çocuksu zihni.
"Sen misin her şeyin başı? Her şeyin sonu?" diye fısıldadı karanlığa.
Ses yoktu, ama bir his vardı.
Boşluğun içindeydi ama kendisi boşluk değildi.
Tanrı... eğer her şeyi silersek, sen de silinir misin?
Parmaklarını kaldırdı.
O an bir şey olmadı. Çünkü çocuk düşündü:
“Silmek, yaratmak kadar büyük bir eylem değil mi?”
Kalbinin ortasında bir uçurum açıldı. O uçurumdan içeriye değil, yukarıya doğru düştü.
Gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
"Ben neyim?" dedi.
Ve kendine cevap verdi:
“Ben sadece bir soruyum.”
Parmaklarını şaklatmadı.
Gülümsedi sadece.
İlk defa anlamak için değil, sadece olmak için yaşadı o anı.
Ve karanlık... karanlık bir şey değildi artık.
O, evrenin doğmadan önceki halini taşıyordu.
Yazar gözlerini açtı.
O hâlâ çalışma masasında, elinde eski notları tutuyordu.
Çocuklarının odasından gelen hafif bir ses, hâlâ hayatta olduğunun, yaşadığının bir işareti gibiydi.
Gözlüğünü çıkardı.
Camını silerken elleri değil, gözleri titredi.
Süzülen yaş, çocukluğuna ve kendi çocuklarına eş zamanlı akan bir damlaydı.
Daktilosuna yöneldi.
Parmakları, çocukluğundaki gibi saf ve kararlıydı şimdi.
Tuşlara dokundu:
“Evren, karanlığın içinden doğan bir sorudur.”
“Ve insan, bu sorunun yankısıdır.”
“Ben o çocuğum. Ben o soruyum. Cevap olmadan yaşamaya ant içmiş bir varlığım.”
Ve gece boyunca yazdı.
Çocuklarının ayak sesleri sabaha yaklaştıkça, yazdıkları da canlanıyordu.
Çünkü o artık biliyordu:
Bazı soruların cevabı, sadece yaşarken verilir.
Ve bazen edebiyat, çocuklar uyurken yazılan en derin uyanıştır.
Takım | O | A | P |
O | A | P | |
1.GALATASARAY A.Ş. | 36 | 91 | 95 |
2.FENERBAHÇE A.Ş. | 36 | 90 | 84 |
3.REEDER SAMSUNSPOR | 36 | 55 | 64 |
4.BEŞİKTAŞ A.Ş. | 36 | 59 | 62 |
5.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ | 36 | 60 | 54 |
6.EYÜPSPOR | 36 | 52 | 53 |
7.TRABZONSPOR A.Ş. | 36 | 58 | 51 |
8.GÖZTEPE A.Ş. | 36 | 59 | 50 |
9.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. | 36 | 52 | 49 |
10.KASIMPAŞA A.Ş. | 36 | 62 | 47 |
11.TÜMOSAN KONYASPOR | 36 | 45 | 46 |
12.CORENDON ALANYASPOR | 36 | 43 | 45 |
13.BELLONA KAYSERİSPOR | 36 | 45 | 45 |
14.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. | 36 | 45 | 45 |
15.ONVO ANTALYASPOR | 36 | 37 | 44 |
16.SİPAY BODRUM FK | 36 | 26 | 37 |
17.NET GLOBAL SİVASSPOR | 36 | 44 | 35 |
18.ATAKAŞ HATAYSPOR | 36 | 47 | 26 |
19.ADANA DEMİRSPOR A.Ş. | 36 | 34 | 2 |
Yorum Yazın