Kadınların toplumsal ve siyasi yaşamda üstlendikleri roller, tarihin her döneminde önem taşımıştır. Ancak bu önem, sıklıkla zorluklarla ve mücadelelerle harmanlanmıştır. Kendi kariyer yolculuğum boyunca edindiğim tecrübeler, kadınların sadece bireysel başarılarıyla değil, toplumu dönüştürme gücüyle de ne kadar önemli olduklarını defalarca gözler önüne serdi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin çeşitli kademelerinde görev aldığım 25 yıllık süreçte, kadınların etkisini ve toplumsal eşitlik mücadelesindeki önemini daha yakından görme fırsatı buldum.
Kadınlar, yalnızca kendi dünyalarını değil, bulundukları toplumu da dönüştürebilecek bir potansiyele sahiptir. Bir kadın, cesareti ve kararlılığıyla toplumun kalıplaşmış önyargılarına meydan okuyabilir. Bu meydan okuyuş, yalnızca bireysel bir başarı olarak kalmaz; bir domino etkisi yaratır ve diğer kadınlara da ilham olur. Benim de yolum, bu güçlü kadınlardan geçti. Birlikte çalıştığım kadın liderler ve örgütlerin özverisi, toplumsal değişimin gerçek öncülerinin kimler olduğunu bana öğretti.
Ancak, bu değişimin kolay olduğunu söylemek güç. Kadınlar, her zaman toplumsal önyargılarla, fırsat eşitsizliğiyle ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklar, kadınların gücünü sınamakla birlikte, aynı zamanda onların dayanıklılığını artırdı. Çoğu zaman, kadınlar mücadele azimlerini koruyarak ve birbirlerine destek olarak bu engellerin üstesinden geldi. Kendi deneyimlerim de bana, dayanışmanın bir kadın için ne kadar güçlü bir araç olabileceğini gösterdi. Bir araya gelen, hikâyelerini paylaşan ve birbirini destekleyen kadınlar, toplumsal eşitlik mücadelesinde en sağlam temelleri oluşturuyor.
Bu noktada şu soru önem kazanıyor: Kadınların toplumsal ve siyasi yaşamda daha fazla yer alabilmesi için neler yapılabilir? Yanıt, her şeyden önce fırsat eşitliğini sağlamakta gizli. Eğitim, kadınlar için sadece bir hak değil, aynı zamanda bir güç kaynağıdır. Mentorluk programları ve pozitif ayrımcılık politikaları, kadınların potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmeleri için birer kaldıraç işlevi görür. Bunun yanı sıra, toplumsal önyargılarla yüzleşmek ve bunları dönüştürmek de elzemdir. Çünkü toplum olarak kadınların gücünü ancak bu engelleri kaldırdığımızda tam anlamıyla anlayabiliriz.
Kariyerimdeki başarılar, karşılaştığım zorluklar ve kadınlarla kurduğum bağlar, bana şunu öğretti: Kadınların sesi yükseldikçe, toplum daha adil ve eşit bir yer haline gelir. Kadınların gücünü desteklemek, sadece bireysel bir çaba değil, toplumsal bir sorumluluktur. Çünkü ancak kadınların eşit olduğu bir toplumda gerçek bir ilerlemeden bahsedebiliriz.
Kadınlar, bir toplumun dönüşümünü gerçekleştirebilecek en önemli güce sahiptir. Bu gücü görmek, anlamak ve desteklemek ise hepimizin sorumluluğudur. Eğer bunu başarabilirsek, daha aydınlık bir gelecek inşa edebiliriz.
Şengül YILMAZ
Edebiyat Magazin Gazetesi Yazarı
Yorum Yazın