Malik Ördek
Korku, insanoğlunun en eski yol arkadaşıdır. Doğanın soğuk gecelerinde ateşe sarıldığımızdan beri, gölgelerde pusuda bekleyen tehlikelerin hayaliyle yaşarız. Ama korku, sadece bir tehdit değil, aynı zamanda bir araçtır. Ve ne acıdır ki, insan toplulukları bu aracı çoğu zaman vicdanı terbiye etmek yerine boyun eğdirmek için kullanmıştır.
Allah ile korkutulan toplumlar… Bir sabah, kiminin alnına damga vurulmuş bir söz gibi, kiminin ise kalbine kazınmış bir yük olarak doğar bu cümle. Benim düşünceme göre, bu korkunun sarmaladığı zihinler savunmaya geçer; vicdan yerini, içten içe filizlenen bir başkaldırıya bırakır. O başkaldırı ki, ne yazık ki en çok hırsızlıkta, ahlaksızlıkta ve adaletsizlikte görünür olur.
Adaletin temeli korkuya dayandığında, halk susar ama suskunluk huzurdan değil, boyunduruk altındandır. O suskunlukta, görünmeyen bir dünya yeşerir: İnsanlar kendi içlerinde yasaları delmeye, sınırları aşmaya meyleder. Çünkü korkunun dayattığı bir ahlak, hiçbir zaman özgürlüğün bağrında filizlenemez.
Gerçek ahlak, kalpten gelen bir çağrıdır. Ne gökyüzünden inen emirlerle ne de cehennem ateşiyle tehdit edilerek yaratılabilir. Ahlak, insanın insana dokunmasında, bir annenin çocuğuna şefkatle bakışında, bir işçinin alın terinin hakkını istemesinde saklıdır. Ancak böyle bir dünyada, korku yerine sevgi kök salar.
Düşünüyorum da, insan psikolojisi, üzerine kurulan her duvarı bir tehdit olarak algılar. O duvarı aşmak için, kendini hem içten hem dıştan koruma güdüsüyle hareket eder. Ve bu koruma güdüsü, bazen en güçlü duyguları –hırsı, öfkeyi, adaletsizliği– serbest bırakır. İşte bu yüzden, korku ahlakı beslemek yerine çürütür.
Ahlak ve adalet, korkunun gölgesinde değil, özgürlüğün ışığında büyümelidir. İnsanların korkuyla değil, sevgiyle terbiye edildiği bir dünyada, adalet gerçekten herkesin hakkı olur. Bu dünya, bir ütopya gibi görünse de, her ütopya bir düşünceyle başlar. Belki de bu yazı, o dünyanın inşası için bir taş koyabilirse, kendimi görevimi yerine getirmiş sayarım.
Korkunun gölgesinden çıkıp, sevgiyle ve özgürlükle büyüyen bir ahlakın filizlenmesi dileğiyle…
Yorum Yazın