Yaratıcının sonsuz sevgiyle var ettiği evrenin her köşesinde bir düzen, her varlıkta bir anlam, her ruh için bir yolculuk var. Bu yolculuk yalnızca madde ile değil, kalbimizle ve ruhumuzla da dokunmamız gereken bir serüven. Bazen ruhlarımızı doyurmayı unutuyor, yalnızca bedenimizi doyurmakla meşgul oluyoruz; fakat ruhu aç bırakmak, insanı en nihayetinde mutsuz, eksik ve huzursuz kılar.
Bir düşün: Kalbini temiz bir kaynağa açıyorsun, sevgiyle ve güvenle o kaynaktan besleniyorsun. Bu kaynak, inancının ta kendisidir. İnanç bir bağdır; seni kendi varlığınla, kalbinin derinlikleriyle ve evrenin sırlarıyla birleştirir. İnsan, inanarak büyür; ruhunu inançla besler. Kalbinde inancın ışığı olmadan ruh yolunu kaybeder, pusulasını şaşırır. Evrenin yaratılışına sevgiyle, merhametle bakan bir gözle bakarsan, bu düzenin bir parçası olduğunu hissedersin.
Bu dünyada ve evrende sana emanet edilmiş olan hayatı keşfetmekle yükümlüsün. İnanç, bu keşif yolunda en iyi yoldaşındır. Bir kuş gibi gökyüzüne kanat açan ruhunla hayal kurmanın, huzur bulmanın ve kötülüğe karşı direnmenin gücünü hisset. Senin ruhun, senin kalbin ve senin aklın birbiriyle uyum içinde olduğunda; kalbinde, ruhunda güzel duygulara ve sevgiye yer açtığında yolculuğun daha anlamlı hale gelir.
İnanç, sadece bir güvence değil; yüreğine rehberlik eden güçlü bir kaynaktır. Ona sarıldığında, ruhunun güzelliğini, gücünü ve içindeki sonsuz potansiyeli keşfedersin. İnanç, sadece kutsal kitaplarda değil; yıldızların ışığında, ağaçların fısıltısında ve insanların gözlerindeki o şefkatli bakışta gizlidir. Kendi içindeki güzelliği görebildiğinde, evrene verdiğin anlam büyür. İşte o zaman yalnızca kendin için değil, tüm varlıklar için bir iyilik savunucusu olursun.
Hayatın kanunları basittir; inan, güven, iyilik yap ve sorumluluğunu hatırla. Her birimizin dünyaya gelmesinin bir amacı var. Kendini doğaya, insanlara ve tüm varlıklara karşı sorumlu hisset; çünkü ruhun ancak bu sorumlulukla doyurulabilir. Tüm insanlığı sevgiyle kucaklayan, iyiliğin ve aydınlığın savunucusu olan ruhlar, evrenin en güçlü varlıklarıdır.
Evet, gün gelecek ve bu yolculuğun sonunda ruhumuz başka bir boyuta geçecek. Ama o gün geldiğinde, ruhumuzun aç, yorgun ve kanatları kırık olmaması için bugünden inançla beslemeliyiz onu. Ruh, kalbinle konuşur, aklınla ortaklık kurar ve sana hayatının pusulasını gösterir. Eğer onun bu kadim dilini dinlersen, kalbine inancı koyarsan, yaşamın rotasında kaybolmazsın.
Unutma, ruhun senin kaptanındır. Kaderine giden yolda onunla birlikte yürürsün. O güçlü olduğunda, yolculuğun da huzurlu olur. Bu dünyadan göçerken, geride bıraktığın tek şey iyilik ve güzellik olsun.
Yorum Yazın